Mary's Axe & Tower of London & Tower Bridge

Hürriyet

1 Mart 2010 Pazartesi

Sessiz ve Sakin

Lodos var dışarıda. Hava sıcak ama sıkıntılı.Pek aydınlık değil ortalık, halbuki neredeyse dolunay. Puslu bir hava var. Ay arkasına saklanmış incecik bir bulutun. Sanki bir tülün, bir dantelin arkasından bakıyor dünyaya. Mahremini saklar gibi.

Saat akşam 1o küsür. Ben daha yeni geldim işten. Kuzey uyumuş. Ev sessiz. Balkona çıkmışım, elimde çayım. Karanlık ufka bakmaya başladım. Karşıdaki blokların arasından yolun ardındaki ormanı daha doğrusu silüetini izledim bir süre. Yoldan geçen bir kamyonun motor sesi takıldı kulağıma. Bu ortamda ne kadar rahatsız edici. Daha sonra gözlerim alıştı karanlığa. İlerideki çimenlikte karaltılar var. Küçükler. Sonra parlayan bir çif göz. Karanlığı delercesine bana baktılar. Hemen yanında bir çift göz daha. Alev gibi parladı. Sonra birden kayboldular karanlığın içerisinde.

Gözüm gökyüzüne takıldı. Dümdüz, hiç ışıksız. Yıldızsız. Ne kadar sıkıcı olurdu hep böyle olsa. Gözlerimi kapadım ve yıldızları hayal ettim. Güzeldi, çok güzeldi. Sanki böyle akşamlar için beynime kazımıştım yıldızlı gökyüzünü yazın kumsalda uzanırken. Serini hissettim. Ufak bir serinlik. Denizden geliyor diye düşündüm. Ufak bir gülümseme yüzümde. Sonra açtım gözlerimi, yine o sıkıcı perde önümde. Şöyle üflesem, elimle itsem kaybolsa. Ama olmuyor. Birden bir parıltı yukarılarda. Önce düz gitti, sonra yalpalamaya, sonrada dönmeye başladı. Daha dikkatli bakıyorum. Martı bu yaa. Ben de heyecanlandım. Başka da görecek birşey yok yukarıda. Tatlı bir koku geldi burnuma. Yasemen olabilir mi? Yok canım daha ilkbahar bile değil. Haziranda açacak balkondaki sarmaşık yasemen. Dur bakim. Gerçekten çok hafif de olsa yasemen. Güzel. Yaza çok güzel olacak balkonum.

Artık içeriye giriyorum. Temiz ve ılık havayı birkez daha ciğerlerime dolduruyorum. Son bir bakış çimene. Ve ufuktaki silüete. Olduğu gibi bırakıyorum onları. Yine Kuzey'imin yanı, yine sessizlik, yine huzur. Uyuyor.

Gülümsedi mi ne!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder