Mary's Axe & Tower of London & Tower Bridge

Hürriyet

16 Mart 2010 Salı

3. BÖLÜM..

Polisin uzaklaşmasıyla yatağından doğrulan Aslı dışarıya doğru yürüdü. Kapının dışında oturan adamı merak ediyordu. Neden yardım etmişti bu adam? Böyle insanlar kalmış mıydı dünyada? İyi birine benziyordu. En azından güven veren bir duruşu vardı. Aslı'nın ayaklandığını gören Kemal hemen ayağa kalktı ve yanına giderek en kibar haliyle sordu, "İyisinizdir umarım. Geçmiş olsun.". Aslı otomatikleşmiş olarak "Teşekkür ederim! İyiyim" dedi. Halbuki konuşmak istemiyordu. Ama adam konuşmayı sürdürdü. "Doktor ne dedi? Böyle hemen kalkmanız doğru mu?". Aslı tedirgin ve bir an önce bitirmek istercesine "Yokmuş önemli birşey. Ufak bir bayılma." dedi ve yavaş yavaş kapıya doğru ilerlemeye başladı. Sonra kendini kaçarcasına yürürken buldu. Arkasına göz attığında polis memurunun onu izlediğini ve yanındakilere kendisini işaret ederek birşeyler söylediğini fark etti. Ona mı öyle gelmişti. Öyle bile olsa bu şekilde buradan kaçarsa tüm şüpheleri üzerine çekecekti. Durdu. Geriye döndü ve kendisini kurtaran adama doğru birkaç adım attı. Sonra "Kusuruma bakmayın. Halen şoktayım galiba. Size de teşekkür etmeyi unuttum." dedi en şirin hali ile. Bağışlanmak isteyen bir kız çocuğu gibi. Adamın yüzündeki gülümseme nedendir bilinmez bir rahatlık hissi verdi Aslı'ya. Kahramanına aşık olan kız gibi hissetti. Eskiden annesi anlatırdı ona bu hikayeyi. O da gülümsedi. Kemal "Gidecek yeriniz var mı? Bırakayım sizi isterseniz?" dedi. "Yok bi de size gidelim bari." diye geçirdi içinden Aslı. "Gerek yok. Şuradan bir taksiye atlayıp giderim ben." dedi. Bunun üzerine Kemal yaklaştı ve ancak Aslı'nın duyabilecği bir ses tonuyla "Polis sizden şüpheleniyor. Baygınken sayıklayıp durdunuz. Sanırım Ayşe diye birinden bahsediyordunuz." diye fısıldadı ve devam etti "Polislerin konuşmalarına kulak misafiri oldum. Galiba bir cinayet varmış ve ölen kişinin ismi Ayşe'ymiş. Birlikte çıkarsak belki size yardım edebilirim. En azından ben onları oyalarken siz de dışarı çıkarabilirsiniz.". Aslı'nın yüzü kireç gibi olmuştu. Ağzı kupkuru olmuş, gözleri faltaşı gibi açılmıştı. Ne yapacağını bilemeden "Ne diyorsunuz?" diye kekeledi. Kemal afalladığını farkettiği kadının koluna girip onu kapıya doğru sürükler gibi götürdü. Kapıda bulunan iki polis memurunu gören Aslı iyice elden ayaktan düştü. Şimdi bir yaprak gibi rüzgarda salınıyordu ve o rüzgarın adı Kemal'di. Kemal sanki hiçbirşey olmamış gibi kapıdaki polislerle muhabbete başlamıştı bile. Aslı son gücüyle kendini dışarı attı. Sonra ne tarafa gideceğini kestiremeden olduğu yerde kalakaldı. Kemal bir anda yanında bitiverdi. Aslı'yı tuttuğu gibi hastanenin dışındaki yoldan geçen taksiye bindirdi. Artık bu heyecan ve korku furyasını kaldıramayan kız Kemal'in kollarına düştü. Taksiciye gideceği yeri söyledikten sonra Kemal, belli belirsiz bir sesle "Güzeel!" dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder