Mary's Axe & Tower of London & Tower Bridge

Hürriyet

14 Mart 2010 Pazar

2. BÖLÜM..

Kemal komiser yıllarını vermişti mesleğine. Sevdiği kadar da nefret ediyordu. Yıllar köreltmişti duygularını. O da bilmiyordu ne hissettiğini veya hissedeceğini. Düşünmüyordu artık, düşünmekten, çözmeye çalışmaktan yorulmuş, bıkmıştı. Akışına bırakmıştı herşeyi. Bu bazen başına dert olmuyor değildi ama eski halini aratmıyordu ona. Üzerinde yeni yıkanıp ütülenmiş gömleği ve pantolonuyla oturuyordu acilin kapısının hemen dışında. Yolda baygın bulup acile getirdiği kadını bekliyordu. Belkide en taze cinayet dosyasını çözecek anahtar bu kadındaydı.

Cesedin başındaydı Kemal. Yerde sırt üstü yatan kadını ve çevresindekileri dikkatlice inceliyordu. Herşeyi beynine kazıyor, olayın nasıl olduğunu anlamaya çalışıyordu. Öncelikle cinayet bıçakla işlenmiş gibi görünüyordu, ancak son sözü otopsi söyleyecekti. Ama yine de Kemal emindi. Bıçak zavallı kadının sol göğsünü parçalamış ve büyük ihtimalle kalbine saplanmıştı. Bu kadar kan ancak bu şekilde akar diye düşünüyordu. Kimlik tespiti çok zor olmadı. Biraz aradıktan sonra bulunan çanta içerisinden kimliği çıkmıştı kadının. Adının Ayşe olduğu anlaşılan kadın hakkında daha fazla bilgi aradı çantanın içinde. Pek birşey bulamadı işine yarayacak. Bir tek cep telefonu vardı çantada. Rehberi araştırdı. Haber verebileceği birileri var mı yada katili bulabilir miyim diye. Neden sonra telefonu yanındaki polis memuru Hilmi'ye uzattı. "Al şuna bir bak. Katilim diye yazılmış bir telefon var mı?". Hilmi alışkındı Kemal'in bu soğuk esprilerine. Severdi Kemal'i. Abi gibiydi onun için. Güvenirdi de. Bir de şu esprileri geliştirseydi. "Tamam komserim. Bakar bulurum ben şimdi." dedi Hilmi yüzünde belli belirsiz bir gülümseme ile. Kemal duymamıştı bile Hilmi'yi. Aklı sigaradaydı. Bir tane tellendirmeden kendine gelemeyecekti. Dışarı çıktı. Hava biraz nemliydi ama serindi. İçine çekti havayı, sonra eli cebine gitti. Sigara paketini aldı ve içinden bir sigara ve çakmağı çıkardı. Sigarasını yakana kadar üç beş adım atmıştı bile. Binanın köşesine geldiğinde yaslandığı duvara sıfıra sıfır yanaşmış kırmızı bir otomobile bakıyordu. Sonra otomobilin yanında, yerde yatan bir karaltı gördü. Yanına yaklaştı. Yerdeki bir kadındı. Yüzü koyun yere serilmişti. Birşeyler geveliyordu ağzında. Biraz yaklaştı ve ne söylediğini duymak için eğildi. "Ayşe! Ayşe! Korktum.". Tilkiler dolaşan beyni bir an aydınlandı Kemal'in. Gözlerine bir ışıltı geldi oturdu. Olabilir miydi? Görmüş olabilir miydi cinayeti? Katil o olabilir miydi? Telsizini yıldırım hızıyla çekti ve bulunduğu yere hemen bir ambulans istedi.

1 yorum: