Mary's Axe & Tower of London & Tower Bridge

Hürriyet

6 Mayıs 2010 Perşembe

Hıdırellez ve Gulyabani..

Dün akşam Hıdırellez'di. Ahırkapı'da artık gittikçe polülerleşen şenlik kutlamaları vardı. İki sene öncesine kadar sokak aralarında yapılan şenlikler, son iki senedir talebin artması ve artık kutlamalara festival havası verilmek istenmesi nedeniyle aralardan çıkıp sahildeki parka alındı.

Bundan beş sene önce tanıştım Ahırkapı şenlikleriyle. O zamandan beri de üç kere katıldım. İlki, en güzeli ve beni en çok cezbedeniydi. Daracık sokaklara doluşmuş belki binlerce insan sadece dans etmek, eğlenmek için geliyordu. Amatör bir ruhla yapılıyordu kutlamalar. Semtin sakinleri, zaten renkli olan kişiliklerini yansıtıyorlardı sokaklara. Özel olarak giyinmiş ufak gruplar ellerinde çalgıları, ağızlarında kendi ezgileri ile bir yukarı bir aşağı dolanıyorlardı, arkalarında dans ede ede onları izleyen kalabalık bir grupla birlikte. Ama sokak dar. Karşıdan benzer bir grup gelince aralardan kendi grubunu takip etmeye çalırdın. Sonra semtin kültürüne uygun olarak, gurup murup hak getire deyip o karmaşa ve kalabalık içerisinde olduğun yerde dans etmeye, göbek atmaya başlardın. Sonra bir şekilde dağılan kalabalığın arasından kendine göre en eğlenceli, en şamatalı gruba katılıp yola dans ederek devam ederdin. Para geçmezdi orada. Girişte veya sokağın içerisinde birkaç noktada boncuk, pul satarlardı ve alışverişini bunlarla yapardın. Ancak ne pul veya boncuğa ulaşmak ne de bunlarla yiyecek, içecek birşeyler alıp karnını doyurmak kolaydı. Üç boncuğa aldığın, ama almak için yarım saat kuyruk beklediğin sandviçini yerken, durduğun yol kenarından gelen geçen grupları izler, herbiri ile ayrı ayrı dans ederdin. Şarkıları hep bir ağızdan söyler, etraftakilerle sanki kırk yıllık arkadaşınmış gibi paylaşırdın sözleri.

Keşmekeşti, kalabalıktı, zordu ama kendine özgüydü. Farklıydı. Oraya aitti. Son iki senedir, sokaktan çıkardılar eğlenceyi. Daha büyük, daha geniş parklara taşıdılar. Daha çok insan gelsin, daha çok para gelsin diye. Haklılar daha çok insan ve para geliyor iki senedir ama kendine özgülüğünü kaybediyor şenlikler yavaş yavaş.

Dün akşam ki eğlence üniversite festivali gibiydi. Eğlenceli miydi? Evet eğlenceli ve güzeldi. Organizasyon eskiye göre çok daha iyiydi ve ortam rahattı. Ama özgün değildi. Aynılaşmıştı. Yine de gidip orada o havayı almak güzeldi. İşten çıkıp inanılmaz bir trafiği aştıktan sonra ulaşabildiğimiz festival alanını güzel organize etmişlerdi. Giriş ve çıkışta bir sıkıntı yaşamadık. Yemek kuyrukları yine sorun olsa da sıra önünde bulunan bir arkadaş sayesinde sorun olmaktan çıktı. Bir de nereden buldular bilmiyorum ama Şener Şen ile Kemal Sunal'ın unutulmaz filmlerinden olan "Süt Kardeşler"de kullanılan Gulyabani kostümü alanın ortasında duruyordu ve bu ilgi çekici kostüm buluşma noktası haline geliyordu. Çekmeyen telefonlara bir de ortamın gürültüsü eklenince buluşmak zor oldu ama bir şekilde yanyana geldik sevdiğimiz insanlarla. Çaput bağladık, listeler yaptık hem kendimiz hem de sevdiklerimiz için. Geçte olsa eğlenmeye başladık ve geceyarısını biraz geçe ayrıldık alandan. Güzel ve eğlenceli bir akşamdı. Hoş, iki sene önceki tadı yoktu belki ama yine de farklıydı, güzeldi.

Seneye gene buluşmak dileğiyle. Belki Kuzey de gelir buluşmaya..

1 yorum:

  1. sabırsızlıkla kuzeyi bekliyorum..:) eğlenceli bir gecenin ardından kederli bir sabah(!) olsada, bir 05.05 tarihi gene mutlu geçti. ulaşımımdaki katkılarınızdan dolayı teşekkur ederim...:)

    YanıtlaSil