Etrafımdaki birçok kişi benzer şeylerden şikayetçi. Şikayetler "Bu kadar uzun yazıyı nasıl okuyabiliyorsun?", "Bu kadar uzun videoyu nasıl sonuna kadar izleyebiliyorsun?" ya da "Ben bu kadar uzun yazıyı okuyamıyorum, sen nasıl yazabiliyorsun?" şeklinde. Bu şikayetlerin altında, bilgiye ulaşımın baş döndürücü bir hıza ulaşması yatıyor...
Hepimizin malumu, internetteki hız ve bilgi paylaşımı çok ileri seviyelere ulaştı. Artık herkes ister cepten, ister bilgisayardan, ister evinde, ister otobüste, lokasyondan bağımsız, her istediği anda, istediği bilgiye rahatlıkla ulaşıyor ve öyle bir dünyada yaşamaya başladık ki hız ve bilgiye kolay erişim herşey demek. Bu da bizi tahammülsüzleştiriyor. Bilgiyi en kısa yoldan alıp olabildiğince çabuk bir şekilde diğer odak noktamıza geçmek istiyoruz. Çoğunlukla bunu başarıyoruz ve bu alışılması kolay bir durum. Bunu bilen siteler de bunu körüklüyor.
En basiti internet gazeteleri. En yeni ve taze haberlere ulaşabiliyoruz bu sitelerden. Ben de birçok internet gazetesini takip ediyorum. Ancak bu sitelerde doyurucu nitelikte olmuyor haberler, özelliklede sitelerin anasayfasındakilerde. Ama dediğim gibi kısa ve özet bilgiyi size geçiyor. Bu da bir süre sonra haberin bu özetten ibaret olduğu yargısı yaratıyor. Hatta öyle bir hal alıyor ki biraz uzun bir yazı ile karşılaştığınızda tahammülsüzlük devreye giriyor ve sadece baştan bir iki satırın ardından aşağılardaki kalın ve büyük puntalarla yazılmış başlıklara geçiyorsunuz. Bu yeterliymiş gibi geliyor insana. Ama sadece haberi siteye yazan kişinin size vermek istediği bilgiyi alıyorsunuz. Ayrıntıdan haberiniz olmuyor. Ancak bulunduğunuz ortamda okuduğunuz bu haberle ilgili bir konu açıldığında size bir iki cümle söyleme şansı veriyor. Bu da çoğu zaman yeterli oluyor insana. Bazen detaylarda sıkıntıya düştüğünüzde ise başka yeteneklerinizin devreye girmesi gerekiyor. Böylece durumu idare edebiliyorsunuz. Ama doğruluğunu bilmediğiniz boş bilgilerle doluyor kafanız ve aslında sadece zaman öldürmekten ileriye gitmiyor okuduklarınız.
Halbuki kısa kısa okuduğumuz ve hızlı bir şekilde bitirdiğimiz için aslında haber niteliği taşımayan, bizimle hiçbir ilgisi olmayan ve sadece gerçekten merak uyandıran bir başlığa sahip bilmem kaç tane resme bakacağımıza, aynı zaman diliminde, daha derinlemesine okuyacağımız bir iki haber bize çok şey katacaktır.
Aslında bu hız beklentisi, bir yerde kitap okumayı da etkiliyor. İnternette birkaç dakikada onlarca bilgiye ulaşırken üçyüz sayfalık kitabı bilmem kaç günde kim okuyacak. "O kadar zamanda ben internetten neler öğrenirim" mantığı ile kitaplara sırtımızı dönüyoruz. Zaten, okudukça azalacağına artıyor bu kitabın sayfaları. Bir türlü sonu gelmiyor ve bir daha yüzüne bakılmamak üzere yarım kalmış kitaplar mezarlığına atılıyor.
Kötümser bir yaklaşımla:
Bu saaten sonra da bu duyguyu kırmak çok zor. Özel olarak uğraşmak gerekiyor. Ama sanırım kimsenin o kadar vakti ve tahammülü yok!!
Tahammülsüzlüklerinizi kırmanız dileğiyle..
BU DURUM DAHA ÇOK SİZİN NESİLLE İLGİLİ SANIRIM TÜRKAN
YanıtlaSil