Mary's Axe & Tower of London & Tower Bridge

Hürriyet

2 Haziran 2010 Çarşamba

Barselona'dan Ayrılıyoruz..

Bitti işte. Son gün. Herşey gibi bu tatilin de sonu geldi. Akşam 6'daki uçağa kadar birkaç saat daha var yaşanacak. Görülmesi gereken az yer kaldı. "Montjuic"e çıkılacak, bir iki müze gezilecek bugün. Sonra da havaalanı.


Sabah erken kalkıp, önce otelden çıkış işlemlerini yaptırdık. Sonra yola düştük. Önce metro ile finikülere oradan da teleferiğe geçtik. Kısa bir teleferik yolculuğundan sonra "Montjuic" tepesine ulaştık. Bu tepede şehre ve limana hakim bir noktada bulunan kaleyi gezip fotoğraflar çektik. Bir tarafı dik bir uçurum olan kalenin diğer tarafları su hendeği ile çevrili. Çıkılabilecek en üst katına çıktık. Şehri bir de kuşbakışı seyrettik. Engin Akdeniz'i ayaklarımızın altında hissettik. Kalenin içerisinde bulunan hediyelik eşya mağazalarında birkaç alışverişten sonra inişe geçtik.


İnişte kızlar, daha teleferikteyken gözlerine kestirdikleri kaydıraktan kaymak için yanıp tutuşuyorlardı. Teleferikten bakarken ulaşması kolay görünen kaydırağı bulmak için biraz uğraştıktan sonra ikisinin yüzünde o kocaman gülüşleri ile birlikte kaydıraktan aşağıya kaydılar. Ama kaydırağın yanından yukarıya çıkmak için küçük çapta dağcı eğitimi gerektiren bir parkuru geçmek gerekliydi. Olmadı tabi. Tadı damaklarında aşağıya doğru yürümeye devam ettik. Güzel bir yeşilliğin içerisinden yürüyüp finiküler istasyonuna ulaştık. Sonra doğru "La Rambla".

"La Rambla"ya ulaştıktan sonra "Picasso" müzesine doğru yürümeye başladık. Picasso müzesini gezerken ona ait olan ününe nasıl ulaştığını görebiliyorsunuz. Müzeye girerken bıraktığımız çantalarımızı emanetten alırken güzel bir tat bırakmıştı Picasso ruhumuzda. Çıkıp birkaç alışveriş yaptıktan sonra. Acıktığımızı hatırlayıp hızlıca birşeyler atıştırabileceğimiz bir yerler aradık.

Yemeği yedikten sonra artık dönüş yolu başlamıştı. Önce otele, emanete bıraktığımız bavulları almaya, sonra da havaalanına.

Havaalanında pasaport kontrolünden geçerken görevlinin bulunduğu kabinin yanına iliştirilmiş ufak bir yazı gözümüze çarptı. "Kontrolden geçtikten sonra alışveriş yapılacak bölüme geri dönülemez". Tek bir duty free mağazasına mahkum olmuş bir kadından daha tehlikelisi, camın arkasından alışveriş yapanları görüpte oraya gidemeyen kadındır. Bizimkiler bir yukarı bir aşağı yürüyüp saydırıp durdular. Sonra pes edip ellerinin altındaki tek duty free'den yaptılar alışverişlerini. Ne kadar uğraştıysak da yatıştıramadık bizimkileri. Sonra uçağımızın kapısına gidip uçağa binmeyi bekledik.

Artık uçaktayız. Yaklaşık dört saat sonra İstanbul'dayız. Kuzu evde bizi bekliyor. Çektiğimiz fotoğraflara bakıp, uçakta yayınlanan filmi izledim. Geçen dört saatten sonra İstanbul'dayız. Pasaport kontrolden sonra önce bavullar, sonra vale. Arabayla evin yolundayız. Güzel hatıralar, tatlı anılarla. Bavulumuzda tadımlık Barselona havası. Sangria ve Gaudi arkadaşla......

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder