Bir şifre konusudur gidiyor günlerdir. Yazılan, çizilen, konuşulan iddialar öyle yenilir, yutulur şeyler değil. Bu iddiaları cevaplamak için yapılan açıklamalar şüpheleri gidermek bir kenara, daha da arttırıyor. Birçok kişinin açıklama üzerine açıklama yapması ve çok kısa bir zaman sonra, söylenenlerden geri adım atılmış hissi veren ikinci bir açıklama yapılması inandırıcılığı ortadan kaldırıp, "birşeyler mi gizleniyor" havası yaratıyor. Panik havası varmış izlenimi doğuruyor. Bu da yetkililer dışında kimseyi tatmin etmemiş gibi görünüyor. Bu durumu fırsat bilenler de, gözü kara bir şekilde, kendi lehlerine kamuoyu yaratmaya çalışıyorlar.
Oysa bu basit siyasetten en çok etkilenenler yine gençler oluyor. Koltuklarını korumak isteyenler de, onları alaşağı etmek isteyenler de bu gençler üzerinden nemalanmak istiyorlar. Umarsızca gençlerin geleceğiyle oynuyor, fütursuzca psikolojilerini bozup, güvenlerini sarsıyorlar. Halbuki daha yolun başındaki bu gençler, bundan sonraki hayatlarını kurmak için tüm eğitim hayatları boyunca hazırlandıkları sınavlardan ilkinde yaşadıkları bu buhran ile başbaşalar. Aileleri yanlarında, ancak yine de sorunu kendileri aşmak zorundalar.
Aslında çözüm basitti. Biraz dikkat, biraz cesaret istiyordu o kadar. Yetkililer, "Konuyu araştırıyoruz. Bir yanlışlık veya sorun varsa gerekli tedbirler alınacaktır." şeklinde bir açıklama yapıp, kısa bir sürede durumu araştırıp, anlayıp, ondan sonra da ne tedbir aldıklarını kamuoyuyla paylaşsalardı daha güven verici olurdu ve konu bu kadar gündemi işgal etmezdi.
Az değil 1.7 milyon öğrenciyi, onlarla birlikte en az 5 milyon kişiyi ilgilendiren bir konu. Verilen onca emek, dökülen onca para, harcanan ve bundan sonra hacanacak olan onca vakit. İnsanın canı acıyor. Sarsılan güven ve bozulan psikoloji de cabası. Bu dönem gençleri sınavlardan çok çekti. Umarım artık bitmiştir ve doğru düzgün bir yaşama adım atarlar.
Bir de madalyonun diğer tarafına bakalım. Şimdiye kadar yazdıklarım medyada şu aralar ön plandaki konu ile ilgiliydi. Peki bunun, gündemi meşgul etmek için önümüze konduğunu kabul edersek, arkada neler oluyor diye bakmak istiyor insan. Yine sadece medyada çıkan haberlerden gidelim. Bu aralar arkadaki en önemli konu ne? Hükümetin 6 aylık KHK yetkisini meclisten çıkarmak istemesi. Yasama erkinin 6 aylığına da olsa yürütmenin emrine verilmesi. Peki bu, neden isteniyor? Ülke sıkıntılı bir durumda değil. Sadece seçime gidiyor. O da 2 ay sonra. Peki, neden 6 ay isteniyor? Bunlar hep havada ve diğer ön planda olan konu nedeniyle doğru düzgün tartışılamıyor bile. Neden acaba? Biraz düşünmek, bu durum kimlerin işine yarıyor, biraz kafa patlatmak lazım.
Hadi kolay gelsin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder